HaberTürk gazetesi müellifi Nihal Bengisu Karaca, “Ancak bugün Nazlı Ilıcak’ın tekrar cezaevine dönmesinin kuvvetle olası hale gelmesi üzerine yazacağım. Çünkü şayet İstinaf Mahkemesi savcısı 25 Haziran’a kadar itiraz etmezse, yıllarca cezaevinde kalmış, tahliyesinin üzerinden kısa bir vakit geçmiş 78 yaşındaki Ilıcak hakkındaki karar katılaşacak. Ve ceza 2 yıl 6 ay olduğu için Yargıtay yolu da kapalı.” değerlendirmesini yaptı.
Karaca yazısında, “Ilıcak’ın hakkında kimsenin duymadığı, bilmediği bir dava daha vardı. Casusluk suçlaması ile açılan bu davanın nedeni Ilıcak’ın Tahşiyeciler olarak bilinen bir küme hakkında yazdığı yazıydı. Suçlamanın konusu yazıdan çok, yazıda yayınlanan bir belgenin ‘gizli’ olması. Lakin sıkıntı şu ki, Ilıcak’ın yazısında yer verdiği evrak daha evvel twitter’dan ‘herkesin görebileceği şekilde’ atılan yani bir mentionda yer alan hasebiyle aslında o an Ilıcak’ın twitter hesabını ve tweetlerinin altına yazılanları okuyan herkesin görmüş olduğu bir belge.” tabirini kullandı.
Karaca şunları kaydetti:
“Bir devir devletin önemli makamları da kümenin ‘tehlikeli’ olduğuna ikna olmuş. Daha ilginci şu anda da rejim blokunun içinde yer alan birçok ‘devlet’ adamı var ki, Tahşiyecileri sorsanız, “Resmi görüşümü mü söyleyeyim, gerçek görüşümü mü?” diyeceklerdir.
Ama en değerlisi şu; Devlet ve millet olarak bir FETÖ ihaneti ve travması yaşamış olmamız ceza kanunlarının bir kabahatin oluşması için aradığı kuralları karardan düşürmez.
Nasıl ki kanunda yazılı olmayan hiçbir durum zamanaşımı kurallarını yok saydırmaz, aksi ispat edilmedikçe hiçbir durum açıktan gönderilmiş bir belgeyi ‘gizli’ yapmaz, o evrakın açıktan gönderilişi gerisinde bir danışıklı dövüşü ispat etmez, hatta ispat için soruşturma bile yapmazsanız buradan ‘gizli belgeyi temin’ cürmü çıkaramazsınız. Çıkarıyorsanız yalnızca 78 yaşındaki bir bayan gazetecinin değil, siyasetle ucundan kıyısından ilgilenen ve bazen toplumsal medyada paylaşımlar da yapan sıradan vatandaşın da hukuk güvenliği tehlikede demektir.
Yargının omzundaki en hayati ve en ağır sorumluluk güvenilirliğini korumak ve ceza sopasını kullanırken kamu faydasını gözettiğine dair gerçek ve olumlu bir ön yargı oluşmasını sağlamaktır diye düşünüyorum.“