T24 Haber Merkezi
“Suç işlemek gayesiyle örgüt kurma, yönetme”, “Suçtan kaynaklanan malvarlığı bedellerini aklama” ve “Futbol ve Öteki Spor Karşılaşmalarında Bahis ve Baht Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a muhalefet” suçlamalarıyla 40 yıl mahpus cezası talebiyle yargılanan ve 10 ay sonra tahliye edilen Dilan Polat birinci kere röportaj verdi. Cezaevinde yanlışlarını fark ettiğini söyleyen Polat, “Toplumun hassas noktalarını göz arkası eden paylaşımlar yapmışım. Artık daha sağduyulu içerikler paylaşacağım” dedi. “Linç furyası sonrası sesimizi duyuramadık. Fakat suçlamaların gerçek olmadığı ortaya çıktı” diyen Polat, “masumiyet karinesi”nin reyting nedeniyle yok edildiğini söyledi. Polat, “Hiçbir kuralın olmadığı toplumsal medya mecralarının, reyting ve etkileşim dileğiyle büyük bir operasyon aygıtına dönüşmesi bizi bu durumla karşı karşıya bırakmıştır. Adalet etkileşim avcılığına kurban edilmiştir” tabirlerini kullandı.
Dilan Polat, Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a konuştu.
“Kamuoyunda bir linç furyası başladı ve sesimiz duyulmaz oldu”
Dilan Polat, “Her gün yeni bir tez ortaya atılırken dikkat kesilenler, artık lehimize olan ispatları, çürütülen savları görmezden geliyor. Kamuoyu aylarca ortada bir delil olmadan yanlış yönlendirildi. Bir tane evrak yoktu, düşünebiliyor musunuz? Daha iddianame bile hazırlanmamışken, soruşturma devam ediyorken ‘kara para’ dendi, ‘bahis’ dendi ve kimse çıkıp ‘hani evrak?’ diye sormadı. Kamuoyunda bir linç furyası başladı ve sonrasında da sesimiz duyulmaz oldu” diye konuştu.
“Bizi etkileşime kurban ettiler!”
“Masumiyet karinesi”nin reyting nedeniyle yok edildiğini söyleyen Dilan Polat, “Soruşturmada zımnilik kararı vardı, bilgi sahibi değilken, ellerinde ispat olmadan bizi etkileşime kurban ettiler. Kamuoyunda bir kesim de maalesef yapılan bu aleyhimize haberler karşısında reaksiyon verdi. Kızmıyorum, önlerine ne sunulduysa onu gördü, dinledi beşerler fakat keşke ‘Hani delili?’ diye soran çıksaydı. Bir temelsiz ihbardan ve hayatımızda hiç görmediğimiz, hükümlü insanların palavra beyanları yüzünden çok sıkıntı, çok acı olaylar yaşadık” diye sitem etti.
“Farkında olmadan toplumun hassas noktalarını göz arkası eden paylaşımlar yapmışım”
Dilan Polat cezaevindeki günlerini de şöyle anlattı:
“Aylarca kendimle çok hesaplaştım, yüzleştim, kusurlarım var elbette. Farkında olmadan toplumun hassas noktalarını göz arkası eden paylaşımlar yapmışım. İşimin en değerli kısmı toplumsal medyada içerik üreterek yürüyor. Bu çerçevede yaptığım ve daha evvel dünyada birçok fenomen tarafından tekraren kere yapılan paylaşımlar toplumun gözüne birinci yapan benmişim üzere lanse edildi. Paylaşımların bir kısmı kesilerek öncesi yahut sonrası yayınlanmadan şuurlu biçimde reyting uğruna berbat lanse edildi, aylarca tıpkı olumsuz görüntüler kesilerek her gün medyada kamuoyunda algı oluşturmak ismine şuurlu biçimde yayınlandı.”
“Dünyada başına birinci dolar takan fenomen ben değilim”
“Oysa dünyada başına birinci dolar takan ve içerik üreten fenomen ben olmadığım üzere, kocasından güller alan birinci bayan da ben değildim. Ki bu dolarlar düzmeceydi elbette” diyen Polat, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Yaptığım gösterişli içerik paylaşımları, toplumda yaşanan ekonomik ezalar da dikkate alınınca olumsuz reaksiyon aldı, daha hassas, dikkatli davranmalıydım. Bu stil paylaşımları tekrarlamayı düşünmüyorum. Sağduyulu, olumlu, toplumu rahatsız etmeyecek içerikler paylaşmaya itina göstereceğim.
“Artık attığım her adım aleyhime haber yapılıyor”
Artık attığım her adım aleyhime haber yapılıyor ve çok üzülüyorum. Biz eşimle 10 ay birbirimizi görmedik, çocuklarımızdan farklı kaldık, haftada bir 10 dakika telefonda konuşmaktan öteki bir irtibatımız olmadı. Ona kavuşacak olmanın verdiği sevinç, memnunluk ve heyecanla paylaşmıştım ve bu türlü bir reaksiyon alacağını öngöremedim, üzüldüm.”
“Geleneksel ve toplumsal medyada masumiyet karinesinin ihlal edildi”
Dilan Polat ayrıyeten davaya ait şu bilgileri verdi:
“’Suç işlemek emeliyle örgüt kurma, yönetme’, ‘suçtan kaynaklanan mal varlığı bedellerini aklama’ hatalarından açılan davada; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 908 sayfalık aklama cürmü inceleme raporunda; Dilan Polat Şirketler Kümesi’nin klasik bir aile şirketi olduğu, kabahat işlemek saikiyle bir ortaya gelmiş bir tertip hüviyetinde olmadığının görüldüğünün altı çizildi.
Aynı raporda; kümenin kozmetik eser satışlarının büyük bir kısmını Trendyol ve kredi kartı tahsilatları İYZİCO ile dilanpolat app uygulaması üzerinden gerçekleştirdiği ve satışların gerçek olmadığı ya da fiktif süreçler olduğu tarafında bir bilgiye ulaşılamadığı, anılan bireylerin, yasal bahis/ kumar siteleri, kripto borsa şirketleri ve ödeme aracı/epara kuruluşları nezdinde, önemli kuşku uyandıran, çok ağır bağlantı kurulan ya da kaynak transferi mahiyetinde olan süreçlerinin ve tenkidi gerektirir bir konunun bulunmadığı, sahip olunan varlıkların genel değerlendirmesinde de ‘suçtan kaynaklanan malvarlığı pahalarını aklama’ bakımından cürüm teşkil eden bir konu bulunmadığı açık halde belirtilmektedir.
Burada üzerinde durulması gereken, klasik ve toplumsal medyada masumiyet karinesinin ihlal edilmiş olmasıdır. Adeta habere ait sansasyonel tesir kullanılarak, kamu önünde soruşturmaya husus olan sözler yanlış bir algı yaratmış ve yansılara neden olmuştur.
“Sosyal medya mecraları, reyting ve etkileşim isteğiyle büyük bir operasyon aygıtına dönüştü”
Hiçbir kuralın olmadığı toplumsal medya mecralarının, reyting ve etkileşim isteğiyle büyük bir operasyon aygıtına dönüşmesi bizi bu durumla karşı karşıya bırakmıştır. Adalet etkileşim avcılığına kurban edilmiştir.”
Röportajın tamamını okumak için .
|
Kızılcık Şerbeti’nin iftiracı “deli kadınları” iş başında; Sönmez ve Pembe’ye sevgili adayı yok mu?
|
